Categories
Cihangir Yokuşu

yarım debriyaj

bu amınakoyduğum yerinde amınakoyduğum trafiği neden iki damla yağmur yağınca felç olur amınakoyayım. neden lan. neden, neden. retorik falan değil. anlam veremiyorum. ulan hava açıkken herkes saatte yüz elli kilometre ile gitse diyeceğim ki, zemin etüdü yapıyor. diyeceğim ki, aracın götü atmasın diye yetmişi geçmiyor. ama diyemiyorum. çünkü tem bağlantı noktasında onla -evet, rakamla 10’la- giden araca yirmiyle giden bir araç vurmuş ve iki sürücü arabalarından inmiş birbirlerine bakıyor. bütün tem ahalisi de onlara bakıyor. böyle şeyler olunca debriyajı bırakıp öndeki aracın bagajına girmek istiyorum. hatta öndeki araç clio falansa iyi bir drag’la ön koltuğa bile geçerim. radyoda diyor ki, mahmutpaşa çıkışında kaza var, seyir halindekilerin dikkatine. işin garibi birtakım araba kullanıcıları bunu ciddiye alıp boşta falan gitmeye çalışıyorlar. o kadar yavaş gideyim ki, diğer araç sahipleri benim içinde bulunduğum şeyin bir araba olduğunu unutsun ve bana çarpmasın gibi bir poza giriyorlar. eğer aranızda böyle işlere imza atanlarınız varsa şu bilmenizi isterim ki, ben bu çeşit ağır çekim manevraları bir kur dansı olarak değerlendiriyorum ve olur da böyle yağmurlu bir havada önüme düşerseniz sizi sikiveririm.

yağmurun lafı gelmişken, şemsiyeli insan sakinliği diye bir şey var. bunların kazası, belası, değişeni falan yok. bu rahatsızlığın pençesindeki canlılar gökten baca tuğlası yağsa siklemem tavırlarındalar. o kadar yavaş yürüyorlar ki, bazen çok romantik anlar yaşıyorum. -yahu moruk, yağmur indiriyor. hatta yağmur yazmaya elimin varmadığı bir doğa olayı ensemden ayak bileklerime kadar cereyan ediyor. zaten yavaşsın. bir de aniden durup vitrinlere falan bakıyorsun. sollayıp geride bırakabileceğim bir şey de değilsin. çünkü kalabalık caddelerde senin presibinle çalışan birkaç yüz tane daha mevcut. üstelik yağmur durunca da şemsiyen açık gidiyorsun. ta ananı sikeyim. sevgiler.

5 replies on “yarım debriyaj”

şemsiye, evrimin kısa boya doğru oluşunun bir sebebidir evlat. yıllar yılı her ortamda madara edilen kısa boylular, tıpkı yahudiler gibi birbirlerine sıkıca bağlandılar ve her yağmurda şemsiyelerini adeta bir silah gibi kullanarak diğerlerini kırdılar, öne geçirmediler, rahat yürütmediler.

bugün hala sonbahar ve ilkbaharlarda görülen şemsiye krizinin sebebi, işte bu tarihsel-genetik bağlardır…

Hala İstanbul’da yaşayanlar var lan. Olm malsınız yeminle. Milyon tane adam doluşmuşsunuz bi yere, götünüze girsin emi o şehir. Siz siktiniz, siz çekeceksiniz çilesini. Amına koduklarım! Bi de şikayet etmeleri yok mu piçlerin. Yoraklara gelesiniz. Ahey lelelelelele.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d bloggers like this: