tahran sokakları diskoları aratmıyor. bu reformcular batının ahlaksızlıklarını almış. lanetliyorum alayını. sure bilmem ama imanım tam. kalbi temiz kontenjanından beddualarımın tutacağına inanıyorum. inanmak başarmanın yarısı olduğuna göre diğer yarısı kesin rant, torpil falandır. bende bunların hepsi var. musevi kanadı boku yedi.
5posta.org bizi kutsadı
bloglar arasında link paslaşmaları güzel olay. beşiktaş balık çarşısını düşünün, oradaki dayanışmayı. aynısını güzel bloglar arasında oluyor. okuyan da kazanıyor, yazan da. 5posta da bizi görmüş sağolsun, en güzel orgazmlarımdan birini yaşadım bizim linki orada görünce, o derece yani. bu arada harikaydın diye kandırdığım sevgilim artık gerçekleri biliyor. 5posta okuru olduğumu da. güzel site 5 posta, pornellik bu kadar güzel olmamıştı sanal elemde hatta.
kutsama işine bizim de girmemiz gerektiğinin farkındayım, yakında olacak bu.
anarşist ülke kuruluyor
bir grup gerizekalı güdümlü yaşamaktaktan sıkıldıysanız,
herhangi bir otoriteye bel bağlamak istemiyorsanız,
sandık-seçim-kadro gibi kavramlardan mideniz bulanıyorsa,
katılın : http://groups.google.com/group/anarsistulke
an itibariyle 17 kişi olan bu güzide topluluk bir an önce dallanıp budaklanıp müsait bir kara parçasına konuşlanmak ister. projeden 62’nin diğer yazarlarına bahsetmedim ama biliyorum ki ada olayını duydukları zaman “abi anarşik gibi gidelim off-shore bankacılığı yaparız” diyecekler. hahaha şaka tabi olur mu öyle şey. bütün hükümetlerin karasuları dışında ahlaklı bir homo erectus gibi yaşayacağım.
tamam abi kriz teğet meğet geçmedi anlıyorum da nedir bu kahpe felek muhabbeti. ticarette olmazsa olmaz, bunları kafaya takmamak lazım. kafasına takan zaten kafasına sıkıyor da aynı zamanda. her şeyi anladım da “kahrolsun kriz, BİTTİK!” yazısı nedir öyle yani? şimdi müşterileriniz gelip sizin bitmişliğinizden mi istifade edecek. haydi biz açtık gelin sikin mi diyorsunuz yani? 5 milyona fiskos var, gidip eski z.burnu derman hastanesinin karşısındaki mobilyacıdan alışveriş yapın. fiskosu kullanmazsanız yakarsanız mangal için falan, odun daha pahalı.
bu arada slyvia plath neden ufak harflerle yazılmış diye gelmesin edebiyat bülbülleri, zira has bahçeninkiler hiç çekilmiyor.
kendinizi gecenin bir buçuğunda dairesinin kapısında bu ilanla karşılaşan benim yerine koyun, empati yapın biraz. empati iyidir.
tellak kusturan adamlar
ibnelikte insanlar sınır tanımıyorlar. son olarak istanbul hardcore diğer adıyla da bears of turkey olarak çıkan kar amacı gütmeyen etkinlik heteroları derinden sarstı. homofobikler de artık ne olduklarını biliyorlar.
istanbul hardcore bütün radical noise fanlarını derinden yaraladı. ayrıca rebirth of istanbul hardcore pride adlı bir demo çıkaran çılgın grubumuz truth we defend dağılma kararı almış rolling stones’un son sayısında yazdığına göre. peki bears of turkey ne? hindinin ayıları. ulan hiçbir şey anlamadım ama aklıma gülhane’deki eski hayvanat bahçesi geldi.
alperenler uyumasın, memleketine sahip çıksın. ibnelikle mücadele ülkünün bir gereğidir.
güvenli karar alma rehberi
haber:
Manchester United’ın Endonezya’da kalmayı planladığı otele bombalı saldırı düzenlenmesi üzerine İngiliz ekibi bu ülkeye gitmeme kararı aldı.
Bence gayet mantıklı
insanlar çok değişik
götünde pireler uçuşur dedikleri insanlar, bir de huzuru bulamayanlar var. bulamadığı halde yanlış yerde arayanlar var. ben mesela zamanında huzura doğru programını çok seyrettim, programın giriş jeneriğinde yer alan denizin üzerindeki hızlı yolculuğu da huzura giden yol diye bilirim. bu yüzden uçakla kıta değiştiren arkadaşları da çok kıskanırım. üç beş saat atlantik üstünden bulabilirler huzuru, tabi bulutlardan başka şeyler görürlerse. okyanus bitince amerika gelir, orada da huzur yoktur, orada kkk elemanları vardı. japonlara sik kafalı derler ama bunlar japonlara rahmet okutturur.
huzura doğru izlemiyorum artık, hiç alakam bile yok. dağlara tırmanıp oralarda bulacağım mutluluğu sanırım. ciddi ciddi de fikirlerim var. bu fikrimi bazı kız arkadaşlarıma açtım sadece, zevkle gelebileceklerini söylediler. bir dağlar kalmıştı benim için, müthiş maceralarımı yine burada paylaşırım.
allah diyen yaratık
fotoğraf adanadan diye lafa başlardım ama ve insan programının o an kısmını sunmuyorum. adanadan çok sevdiğim bir arkadaş gönderdi. gördüğünüz gibi de demiş. subhaneke okuyan kurbağadan sonra gördüğüm en ilginç şey.
sümer tanrıları
sümerlerdeki din olayı hem insanı tarihten soğutuyor, hem de sümerlerin ulvi konularda ne kadar rahat olduklarını gösteriyor. gidip gördüm, hükümdar değiştikçe tanrı da değişiyor. yeni gelen hükümdar eski tanrıyı beğenmiyor, beğendiği isimle bir tane tanrı uyduruyor, halk da inanmaya başlıyor. valla dünyanın en taşaklı adamlarıymış sümer hükümdarları.
bu arada çoğunuz bilmez ama her ne kadar peygamber sülalesinden gelmesem de gurur duydugum bir sümerliliğim vardır. son sümer olarak da yukarıdaki bayanı tanrıça ilan etmeye karar verdim. adı adriana lima. kendisi koyu bir devrimci -pekekeli diyen oldu- olduğundan ikna etmek zor olacaktır ama güleryüzlülüğü umutlandırıyor beni. bir de tasvip etmediğim götü başı açık fotoğrafları var, onların da ortadan kalkması lazım. kendisine urukagina’nın görevini verebilirim.
günün lafı da rambodan gelsin
adriana lima ağzıma sıçsın, çatır çutur yemezsem orospu çocuğuyum
4 gün sonra
4 gün sonra sigara içme yasağı başlıyor kapalı alanlarda. göreceğiz bakalım ne kadar uyulacak ne kadar uyulmayacak. sürpriz bir şekilde uygulamada başarılı olabileceğine de ihtimal veriyorum. zira türkiyede insanlığa yararı dokunan yasaların hepsinin ortak özelliği sizlerin de bildiği gibi uygulumada geçerli olamamaları.
böyle bir yasağı insanları zorlayacağı, onları rahatsız edeceği, kısa bir zevkten mahrum bırakacağı için destekleyenlerdenim doğal olarak. ilk kez iyiliğini düşündüm okurlarımın, sayemde nefed darlığı çekmeyecekler, kalp damarları tıkanmayacak, akciğer kanseri olmayacaklar. ancaak şahsi kararım şudur ki; yukarıdaki hatun benim bulundugum kapalı alanda istediği şekilde içebilir sigarasını hatta daha da ileri gidip sigarasını istediği yerimde söndürerek en temel sosyal haklarımı çiğneyebilir. hadi ben çekerim razıyım, you’re the best, you’re the top, hadi emrine amadeyim.
sigara yasağına mekan sahipleri ne diyor peki? müşteri kaybedeceklerini bildikleri için tutuşmuş durumdalar. tutuşmuş dediğime bakmayın hepsini çok severim. hatta çok sevdiğim beşiktaşlı bir kafe işleticisi ağabeyim bizzat bana yaptığı açıklamada hislerini şu kelimelerle ifade etti:
kardeşim bu adamlar orospu çocuğu. biz de oy verdik, biz de orospu çocuğuyuz.
Haa unutmadan şu linki takip ederekten sağlık bakanlığından yapılan açıklamaya ulaşabilirsiniz. 32 sayfalık da uygulama rehberi var, götünü üşütenler onu da okusun.
aşkından geceleri donsuz yattım
böyle yaparım arada. ben böyleyim. çok kuvl ve umursamaz ama bir o kadar da masum olduğumu düşünüyorum.
herkesin eğilimi farklı bu coğrafyada. mesela şeytana uydum gerekçesiyle tavuk siken insan var. adam savunmasında “şeytana uydum” diyor. temennim harbiden şeytanın harbiden uymuş olması. lego gibi oturmuştur inşallah herife. düşünsenize önde tavuk, onun arkasında tavukçu, en arkada da şeytan. bremen mızıkacıları gibi olurlar allahıma.
sonra mağdurun ruh ve beden sağlığını bozmadan tecavüz edebilen bir adam var. herif bildiğin örümcek adam gibi birşey. on yıllar önce topu inşaata kaçan hüseyin üzmez radyoaktif bir amele tarafından iğfal ediliyor. önceler başı dönüyor, midesi bulanıyor ama sonra ince ince çakozluyor durumu hüseyin. mütecaviz adama dönüşüyor. bozmadan tecavüz ediyor. hapishaneye düşmüyor. düşse de bir sene rötarlı düşüyor. düşünce de yaş haddi nedeniyle erkenden tahliye oluyor.
kung-fu felsefesi üzerine
amerikanlar tüketim insanı. düşünmekten de acizler. halbuki doğu kültürlerine bakın bir de. o adamlar çok farklı. mesela amerikada bokstur, bir de orijinal adını bilmediğim amerikan güreşi, böyle sporları seviyorlar hayvanlar. ama kung-fu var doğuda, judo var. üstelik dövüş bile değil bunlar, savunma sanatı. üstelik kendi felsefesine de sahip bu spor dalları. allahına kadar kapitalist amerika ve japonya arasında böyle bir fark var işte. japonlar zeki, kültürlü. amerikanlar cahil, öküz. ama anlıyorum ben amerikanları.
yukarıdaki fotoğrafın olayla çok ilgisi var. serseriolcay.com’a girip de bu arkadaşın eşsiz uzak doğu kültürüyle etkileşimini hissedememek terminator olmayı gerektiriyor.
Yukarıdaki screenshot’ı google aramalarında üst sıralarda çıkan ve girdiğimde online 50 ziyaretçisi bulunduğu gösterilen bir blogdan aldım. yazıyı yazan kişinin olayı neydi acaba bilemiyorum ama bence bu arkadaş öss’ye girse muhtemelen sıfır çekmezdi hatta belki de geleceği olan bir bölüm kazanırdı. yani olay sıfır çekmemekle de bitmiyor. bence youtube türk adaletini beklemeden kapamalıydı siteyi türk kullanıcılara ama neyse, çok da gerilmek istemiyorum. hadi bye.
Nevrice – Celal – Süreyya üçlüsü 1930larda herhangi bir yılın yazında böyle poz vermişti Tarabya’da. Arkaya bakıyorz, orada Alman başkonsolosluğu. 33’ten sonra iktidara gelen Die Nationalsozialistische Deutsche Arbeiterpartei sağolsun epey renklendirmiş Tarabya konaklarını. Gamalı haçlı bayrağını dikmiş konsolosluğa. Daha da iğrenci olimpiyatlarda, dünya kupalarında da rastlamak mümkün bu bayrağa. Tabi büyün oyuncuların Adolf Hitler’e nazi selamı verdiği fotoğraflar da hala akıllarda, durun hemen bir tanesini paylaşayım.
Daha da vahimi Türkiye’de Türk Nazi Birliği diye bir forum var, ciddi ciddi var böyle bir forum. Gelenekselimiz haline gelen ihraç fazlası Alperenler de yine bambaşka bir nane yemiş. Azıcık aklınızı kullanın lan ! Keşke komik olabilseniz de gülebilsek.
çin malları nasıl boykot edilir
teorik olarak şahane, retorik olarak bile gülünç, pratik olarak yalan önermelerdir bana gülmekten karın kası yaptıran. sanayi bakanı fena adammış. ulan yerli malları boykot etsek daha az zorlanırız. ama adam da haklı. zira sanayi ve ticaret bakanlığının görev tanımı : ülkenin sanayi politikasını belirleyerek ilke ve hedefler doğrultusunda sanayinin dengeli ve süratli bir biçimde gelişmesini sağlamak. seçimdir, krizdir falan derken adamın eli kolu aylardır bağlıydı. ee bu gibi politik bir fırsat bulunca da çini kitleyip türk sanayicisinin kurtarıcısı olmak istedi.
bu taktiğin aynısını bir arkadaşım eski sevgililerine uyguluyor. feysbık, mayspeys gibi keranelerin ileti fasiliteleri sayesinde hatunlar sessiz osursa bile haberiniz olabiliyor. öyle bir çağdayız. eleman avını 3 koldan takip ediyor. hatun twitter’da bozuk çaldıysa, last.fm’e geçiyor. hoop bi de ne görüyor : hatun “better off dead” falan döndürüyor playlistte. herif de dayanıyor telefonun klavyesine. “hadi gel galata kulesine gidelim sonra cihangire iner merdivenlerde içeriz” diyor. ilgiye muhtaç yavru galata kulesi güzel bir hava değişimi olur diyerek gidiyor. bu pozlar, çılgınlıklar falan hatunu sevdiğinden falan değil boşluktaki kıza saplar kaçarım refleksiyle yapılan şeyler. ahahah sanayi bakanının yaptığı da o misal. bir dahaki kabinede romantizmden sorumlu devlet bakanı olmasını talep ediyorum kendisinin.
şimdi aslında bu bakancığın hiçbir suçu yok. çünkü tüm kriz boyunca evindeki model uçaklarıyla oynadığı için 11. cümhürbaşkanı apogülün yanında bir dolu işadamı, kayseri valisi ve antep belediye başkanıyla beraber çin’e uçup bir dünya anlaşma yaptığından haberi olmadı. o yüzden yapıştırdı anında basın açıklamasını.
ciddi şekilde sarhoş captchası, alkolmetre, birşey gerekiyor bu bloga. yukarıda görseli neden yaptım bilmiyorum, ama pacman en sevdiğim hayvandır. büyük yıldızı yedi bitirdi. küçük yıldızları da kevaşesi yapar, çalıştırır. bu arada şincan ile sincan arasındaki isim benzerliği korkutucu geldi şu an.
kök hücrelerden sperm üretmek
Newcastle’ı united’ıyla bilirim ben, bu sezon küme düştüler. Adamların bir de işe yaramaz bir üniversiteleri var. Üniversiteleri işe yaramadığı gibi okuldaki bilimadamları da boş araştırmalarla ülkenin kaynaklarını müthiş bir biçimde israf ediyor -aynı bizim ptt çalışanları gibi-. Son olarak kök hücrelerden sperm üretmişler. Ulan ne gerek var, dünyada sperm mi kalmadı? Git H1N1 midir ne sikimdir ona bir çare bul, bitsin şu domuz gribi. efendime söyleyeyim AIDS, kanser hala tedavisi olmayan hastalıklar, bunlar için uğraş. Kimi feminist akımların çıkardığı kendimizi erkeklere siktirmeyiz temelli boş bir fikrin ürünü bu zaten. Dünyada biz olduğumuz sürece üretilmiş suni sperme gerek kalmaz evelallah. En büyük Türkiye! Bir de ben hep natürellikten yanayım, ondan yani.
hesap işletim ücreti
garanti denilen yeşil ve tonlarındaki kerane vadesiz hesaplardan yıllık 58 lira hava parası çekiyor. tahsil edilen bu para bizim iyiliğimiz içinmiş. aksi halde gece ayazında ATMsiz kalırmışız. hadi güç bela bulduk ATMyi. kirli, yağlı, paslı olurmuş ATM. tabi birde kaydedilip saklanan veriler de varmış. bunlar hep parayla oluyormuş.
madem öyle kartlarımızı kullanmaya devam edelim. çünkü malız biz.
bu hayvanlar için şu kadar iq bu kadar eq diyorlardı da inanmıyordum sonay dikkayalı ana haber bültenlerine. zaten sonay dikkaya o sikko aranjörle evlendikten sonra ana haber bültenlerini çıkardım hayatımdan. tv ekranını saçımı düzeltmek için kullanıyorumartık . sıcak gelişmelerden pek haberim yok. streaming videolarla gideriyorum komik görüntü ihtiyacımı. (#)
bizde bi laf vardı ablayı değerlendirmek diye. bizde dediysem kardeşler kıraathanesi sol dip masasından çıkma bir laftır. mesela mahallede en çirkinden daha leş ama size yanık bir abla vardır. “deerlendir olum o bahsettiğin ablayı bütün gün tavla oynamaktan çürüdün mınakoyim” der, masabeyi ahmet abi. tavlanın altında anlamlar aramayın.
@börekçinin birinde:
– olum sami. top musun sen allaşkına. kapının önüne geçiyorsun, sabahtan akşama kadar “abi buyrun, börekler taze” falan. dükkan kışla gibi oldu, sami. bi kere de bi karıya buyur çektiğini görelim. esnaf maytap yapıyor iyice olum.
– abi ondan değil. vallahi tedirgin oluyorum bayandan.
bu postaya da ortaya kustum postası diyelim. ama 11 saniyelik retriever belgeseli şahane. coni çok direk. hemen açılıveriyor hatuna.
zeki, analitik düşünen, hızlı ve doğru karar veren, muazzam bir bilgi birikimine sahip olan kısacası bir dahi olan ben forex işlemleriyle hergün ortalama 1,000 amerikan dolarının üzerinde kazanç sağlamaktayım. babalarınızın senelerce çalışıp borsada, döviz piyasasında erittiği birikimleri bilgisayarımın başından bir iki mouse tıklamasıyla hesabıma alıyorum. bu paralarla son gittiğim rio tatilinde çektirdiğim 2800×1600 çözünürlüklü jpeg formatındaki fotoğrafları size yollayabilirim. yeşil dolarların içinde brezilyalı beş-kızlarla (ah beş-kızlar, can beş-kızlar) dans ettiğim aşk dolu gecelerden bahsetmiyorum bile. haftaya st. tropez’de olacağım.
hepinize hayatta bol şans, beni kendinize örnek alın, çok çalışın.
o bikiniyi giymem lazım diyeti
sabah, öğle, akşam; sigara, kahve, meyveli yoğurt.